Öncelikle bize kendinizden biraz bahseder misiniz?
İstanbul doğumluyum ama aslen Yugoslav göçmeniyim. Üç kız kardeşiz ve ben ailenin en küçük kızıyım. Çocukluğum İstanbul'un en güzel semtlerinden biri olan Ortaköy'de geçti. Beşiktaş Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra 'Beykent Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatlar Yönetmenliği Bölümü’nü yüksek onur belgesiyle tamamladım. Bununla da kalmayıp 'Özel Şampiyon Okulları’nda bilgisayar işletmenlik bölümünü bitirdim. .
Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı?
1998 yılında, henüz 15 yaşımdayken Show TV’de düzenlenen 'Elit Model Look Yarışması'na katıldım ve 'Pantene Prove Saç Güzeli şeçildim. Ardından İtalya’da Joncassa Bilancass’da modellik eğitimi aldım. O süreçte televizyon oyunculuk ve ekran deneyimi eğitimlerimizi dışarıdan gelen, Kim adında harika bir hoca veriyordu. İlk deneyimlerimi 15 yaşında, televizyon kanallarında kısa filmlerde rol alarak yaşadım.
Sizi en çok nasıl bir karaktere hayat vermek zorlar?
Beni en çok zorlayacak karakter evladını kaybetmiş bir anneyi canlandırmak olurdu sanırım.
Oyunculuk, sizin için ne demek? Eğer oyunculuk olmasaydınız ne olmak isterdiniz?
Oyunculuk benim için tam anlamıyla kutsal bir kavram. İnsanın içinde çok derinlerde bir yerlerde gizli ve sahnede gizlendiği yerden çıkan farklı bir karakter... Oyuncu olmasaydım olmak istediğim başka bir meslek olamazdı. Çünkü denedim. Estetisyenlik eğitimi aldım fakat karaktere can vermek bana hayat veriyor.
Özellikle canlandırmak istediğiniz bir karakter veya özellikle rol yapmak istediğiniz bir tür var mı?
Güney Koreli yönetmen Kim Ki Duk, çektiği bütün filmlerinde bir karakterine konuşturmadan can vermektedir. Hayranlık içerisinde izlediğim ve bir gün projelerinde yer alıp, sessiz karakterlerle ses getirmeyi çok isterim.
İleriye yönelik yeni projeleriniz var mı?
Tabii ki bu konuyla ilgili bazı görüşmelerimiz halen devam ediyor. Yakın bir zamanda değerlendireceğim güzel bir proje olacaktır. Plan yapmak tercih ettiğim bir şey değil. “Biz plan yaparken, Allah yukarıdan gülümsermiş “ derler. İnşallah zamanla hayal ettiklerimize kavuşuruz diyelim.
Zorlu bir kariyer seçmiş genç bir anne olarak, bir gününüzü nasıl geçirirsiniz?
Yoğun bir süreç içerisine girince, ilk yapmam gereken şey kızımla her karesini hafızama kaydedecek, mutlu güzel bir gün yaşamaya çalışıyorum. Şahra’nın yani kızımın en çok sevdiği şey çikolataya binmek... Çikolata bizim minik tayımız... Park bizim en büyük eğlence alanımız. Tabii ki çizgi film ve sinemadan da çok keyif alıyoruz. Keyif aldığımız şeyleri bir güne sıgdırmamız bazen zor olabiliyor.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Öncelikle sizlere çok teşekkür ederim. Hayat mucizelerle dolu. Hayatımızdaki her karenin kıymetini bilip, hedeflerimizin peşinden inanarak azimle gitmeyi kalben istemeliyiz